Bu sinyalleri iyi değerlendirin!
Sağlıklı olmamız, kendimizi tanımamız ve vücudumuzda meydana gelen değişikliklerin farkında olmamızla mümkün oluyor. “Hangi belirtiler hangi hastalıklara işaret eder?” sorusuna verilecek yanıtlar, hem hastalığımızın erken teşhis edilmesi hem de tedavide zaman kaybetmemek anlamına geliyor.
Vücudumuzdaki bazı belirtilerin ne gibi hastalıklardan kaynaklandığını bilmemiz ve bu durum karşısında önlem almamız sağlığımız açısından büyük önem taşıyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nafiz Karagözoğlu, “Önemsiz görünen bazı şikâyetler, ciddi hastalıkların işareti olabilir” diyor. Dr. Karagözoğlu, vücudumuzdaki hiçbir değişikliğin göz ardı edilmemesi ve doktora gidilmesi gerektiğini dile getiriyor. İşte sağlığımız için gözden kaçırmamamız gereken başlıca sinyaller
CİLTTE VE GÖZ AKLARINDA SARILIK: Ciltteki ve göz aklarındaki sarılık; Hepatit A, B, C, D, E, F, G gibi sarılık hastalığı yapan virüslerden kaynaklanabiliyor. Sarılık beraberinde karaciğer tahribatına neden olan virüslerden, bakteri cinsi mikroorganizmalardan, safra kanalında tıkanma yapacak taş tümör ve apse gibi durumlardan, karaciğerden ya da başka organlardan gelmiş tümör ve pankreas tümörlerinden dolayı da oluşabiliyor.
SOLUKLUK: Bu belirti en sık kansızlıkta gözleniyor. Tansiyon düşüklüğü, vücutta fazla sıvı bulunması, çeşitli enfeksiyonlar, kronik organ ve özellikle de dolaşımın yavaşladığı kalp yetersizliklerinde, kişinin teninde solukluk gözleniyor.
MORARMA: Dolaşımda yeterli oksijen bulunmaması ya da damar tıkanıklığı gibi sorunlarda, ilgili yerlere yeterince kan ulaşamaması vücutta morarmaya neden oluyor. Bu durumun en sık rastlanan nedenleri arasında; kronik bronşit, amfizem gibi akciğer hastalıkları, polisitemi denilen kan fazlalığı, kalp yetersizliği ve kalp kapak hastalıkları yer alıyor.
DÖKÜNTÜLER: Cilt döküntüleri genellikle alerjik durumlarda, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği gibi döküntülü hastalıklarda görülüyor. Ayrıca kronik karaciğer rahatsızlığı da özel cilt döküntülerine neden olabiliyor
GÖĞÜS AĞRISI: Basit kas ağrısından kalp krizine kadar geniş bir yelpaze çiziyor. Akciğer enfeksiyonları, mide ve yemek borusu rahatsızlıkları da göğüs ağrısı yapabiliyor.
TANSİYON DÜŞÜKLÜĞÜ: Özellikle su ve tuz kaybına bağlı olarak gelişiyor. Ayrıca ağır kalp yetersizliği, akut kalp krizi, alerjik reaksiyonlar ve uzun süren ishal hallerinde de gözlenebiliyor.
GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI VE BAYILMA: Kalp ritim bozuklukları, kana mikrop karışması, sara nöbetleri, kalp krizi ve beyinle ilgili hastalık durumlarında geçici bilinç kaybı ve bayılma gözleniyor.
DOKULARDA AŞIRI SIVI BİRİKİMİ (ÖDEM): Bu sorun en sık kalp yetersizliği durumunda ortaya çıkıyor. Aşırı tuz alımı, uzun süre ayakta kalma ve varisler, bacaklarda ödem nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca tiroit bezi rahatsızlıkları da ödeme yol açabiliyor. Karaciğer bozukluğu ya da (alım azlığına bağlı) kanda protein düşmesi olarak adlandırılabilecek sorunlar da yine başlıca ödem nedenleri arasında bulunuyor.
ÖKSÜRÜK: En sık rastlanan solunum sistemi bulgusudur. Sigara ve diğer tahriş edici maddelere karşı üst solunum yolu ya da akciğer enfeksiyonlarına, akciğer ve solunum yolu tümörlerine, reflü ve kalp yetersizliğine bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bazı ilaçların yan etkileri ve astım gibi solunum zorluğu yapan durumlar da, öksürüğe neden olabiliyor.
NEFES DARLIĞI: Hastanın aldığı nefesle vücut ihtiyacı olan oksijen değişiminin yetersiz olması nedeniyle ortaya çıkan duruma nefes darlığı adı veriliyor. Sıklıkla kronik akciğer hastalıkları, kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları, akciğer enfeksiyonları, astım krizleri, akciğer tüberkülozu- tümörleri ve ağır kansızlık durumlarında görülüyor.
BALGAMLA YA DA ÖKSÜRÜKLE AĞIZDAN KAN GELMESİ: Bu belirti en çok akciğer tüberkülozu ve akciğer tümörlerinde gözleniyor. Daha seyrek olarak zatürree, bronşit gibi enfeksiyonlar ile yakıcı gaz ya da madde inhalasyonunda da görülebiliyor.
ATEŞ: Vücut ısısının artması yani 37.2’nin üzerine çıkması, ateş olarak değerlendiriliyor. Bu durum en sık viral ve bakteriyel enfeksiyonlarda gözleniyor. Sıcağa ve güneşe uzun süre maruz kalmak, daha seyrek olarak da karaciğer, akciğer ve pankreas tümörleri ile bazı romatizmal hastalıklar, bu soruna neden olabiliyor.
KİLO KAYBI: Yeterli gıda alınmaması durumunda, tiroit bezinin fazla çalışması (hipertiroidi), kronik enfeksiyonlar, kanser türleri, ciddi kalp yetersizliği, mide ve bağırsak rahatsızlıkları ile bazı parazit hastalıkları kilo kaybına yol açabiliyor.
KİLO ALIMI: Tiroit bezinin az çalışması, böbrek üstü bezi rahatsızlıkları, bazı hormon bozuklukları ve fazla kalori alımı, kilo artışının başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
HALSİZLİK: Sık rastlanan halsizlik nedenleri arasında stres ile yetersiz ve kalitesiz uyku başı çekiyor. Ancak bu şartlar mevcut olmadan da, bazı durumlarda birkaç günden fazla süren halsizlik hali görülebiliyor. Bu durumda; enfeksiyon, madde ve ilaç kullanımı, kronik viral hastalıklar ve ek bulgular değerlendirilerek, tümör oluşumlarının araştırılması gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder